Kapadokya ( Nevşehir )




Nevşehir’de ve Kapadokya’da gezilecek bir çok yer var ve yazımızda detaylı bilgileri bulabileceksiniz. Eğer Nevşehir’de ve Kapadokya’da gezmek istiyorsanız, özel aracınız ve rehberiniz yok ise sizlere günlük turlara katılmanızı öneriyoruz. Bu şekilde transferleri kolaylıkla yapabilir, gün içerisinde bir çok yer görebilir , rehberinizden detaylı bilgileri edinebilirsiniz. Bu turlarda yemek, müze girişleri ve transferler dahil olmaktadır. Eğer aracınız ve bölge hakkında detaylı bilginiz de varsa kendiniz de gezebilirsiniz.

Nevşehir ve Gezilecek Yerler

Adı Kapadokya’yla özdeşleşmiş Nevşehir, doğuda Kayseri, batıda ise Aksaray ve Niğde ile çevrili. İlin kuzeydoğusunda ise Yozgat bulunuyor. Nevşehir’in eşsiz coğrafi yapısı Erciyes, Hasan Dağı gibi sönmüş yanardağların kül ve lavlarıyla dile kolay bundan tam 60 milyon yıl önce oluşmuş. Bu katmanların oluşturduğu bir platoda bulunan ilin sekiz ilçesi var. Ama en çok bilinen bölgesi eşsiz vadilerin, peribacalarının ve tarihi alanların bulunduğu Göreme, Avanos, Ürgüp üçgeni. İl Osmanlı döneminde adı ‘Muşkara’ olan orta büyüklükte bir köyken, 18. Yüzyılda Nevşehirli Damat İbrahim Paşa’nın memleketine yaptığı yatırımlarla şimdiki ismini almış ve şehir olmuş. Adı ne kadar ‘yeni şehir’ anlamına gelse de Nevşehir aslında peribacalarının gölgesindeki eski bir kent.

 

Tarih ve doğanın içi içe geçtiği ve gezginine sanki boyut değiştirir gibi hissettirdiği büyülü atmosferi Nevşehir’i ülkemizde bir il olmaktan daha da ötelere, dünyanın eşsiz beldelerinden biri olma mertebesine taşımış. Hangisini saysak, diğerini atladık diye üzüleceğimiz birçok gezilesi yere sahip şehirde gördüğünüz her şeyin hikayelerine, efsanelerine ve tarihine şaşıracağınıza emin olabilirsiniz.

Göreme Kasabası ve Göreme Açık Hava Müzesi

Göreme için biz hep ‘görmeden ölme’ diyoruz. Öyle ki en şiirselinden en ürkütenine birçok vadinin bulunduğu, kayadan oyma evleri, muhteşem otel ve restoranlarıyla peribacaları gölgesindeki Göreme, çevredeki her yere de oldukça yakın. Ama en görülesi yeri de elbette

Göreme Açık Hava Müzesi

Nevşehir merkeze 13 km mesafede bulunan Göreme Açık Hava Müzesi, 6 Aralık 1985’den bu yana UNESCO Dünya Mirasları Listesi’nde yer alsa da maalesef bir dönem ahır olarak da kullanılmış. Kapadokya bölgesinin en muhteşem oluşumlarından biri olan bu alanda milattan sonra 4. ve 13. Yüzyıllar arasında 1000 yıl süren yoğun bir manastır hayatı yaşanmış. Hristiyanlık tarihinde önemli bir isim olan Kayseri Piskoposu Aziz Basil burayı din öğretilerini yayan bir düşünce merkezi olarak kurmuş. Göreme Açık Hava Müzesi’nde Kızlar ve Erkekler Manastırı, Elmalı Kilise, Aziz Barbara Şapeli, Aziz Basil Şapeli, Karanlık Kilise, Yılanlı Kilise, Çarıklı ve Tokalı Kilise görebileceğiniz en muhteşem eserlerden. Özellikle az ışık aldığı için fazla deforme olmamış Karanlık Kilise ‘mutlaka görün’ diyeceğimiz yerlerden. Frekslerdeki İncil ve Hazreti İsa’nın yaşamını anlatan tasvirlerin dünyada hiçbir kentte bir eşi daha olmadığının da altını çizelim. Eğer bir rehberden dinlerseniz, ya da okuyarak gezerseniz çok etkileneceğinizi şimdiden söyleyelim.

Ihlara Vadisi

Adı Kapadokya olmadan anılırsa Nevşehir’in eksik kalacağını bildiğimizden, yine bir Kapadokya şaheseri olan Aksaray Ihlara Vadisi’ne değinmeden geçmeyelim dedik. 15 km uzunluğu ve 100 metreye varan derinliğiyle kendini dış dünyadan saklayan bu gizli cennet, çok eski dönemlerde Hasan Dağı henüz aktif bir volkanken oluşmuş. Yanardağdan püsküren lavlar soğumuş ve farklı bir kayaç türüne dönüşmüş. İlerleyen zamanlardaki çökmeler ve akarsuların, özellikle Melendiz Çayı’nın etkisiyle vadi şimdiki görüntüsüne kavuşmuş. Ihlara köyünden başlayan vadi Selime köyüne kadar 14 km uzanıyor. Ortalama 5 saatte yürüyebileceğiniz rotayı uzun buluyorsanız 6 km sonra Belisırma köyünden çıkabiliyorsunuz. İlk Hristiyanların inzivaya çekildiği dik yamaçlı vadinin içinde 105 dini yapı olmasına rağmen, sadece 14 tanesi günümüze kadar gelebilmiş. Bu yapılardan yalnızca Belisırma’da bulunan iki kilisenin tarihlendirilmesi yapılabilmiş fakat kayalara oyulmuş tüm kiliselerin 4. Yüzyılla 11. Yüzyıl arasında yapıldığı da biliniyor. 2 veya 3 katlı olarak yapılan kiliselerin ilk katları Melendiz Çayının getirdiği alüvyonlarla dolmuş. Bu yüzden sadece 2. ve 3. katları gezilebiliyor. Kiliseler, mezarlar ve yaşam alanları dışında doğal bir güzelliğe de sahip vadide yürürken şırıl şırıl akan derenin sesine de kapılıp gidiyorsunuz.

Nevşehir Yeraltı Şehirleri

Kapalı alanda kalma korkunuz yoksa, derinlikler sizi cezbediyorsa ve eski medeniyetler konusunda meraklıysanız Kapadokya’nın yeraltındaki tarihinden büyüleneceksiniz.

Henüz hepsi bilinmese de yumuşak tüf kayalardan yerin derinliklerine doğru oyularak yapılmış yeraltı şehirlerinin başında Derinkuyu, Kaymaklı, Özkonak, Özlüce, Tatlarin ve Mazı başı çekiyor. Derinkuyu ve Kaymaklı bu yeraltı şehirlerinin en büyükleri. Nevşehir merkezine 30 km mesafede bulunan Derinkuyu Yeraltı Şehri’nin 55 metre derinlikteki 8 katı gezilebiliyor. Nevşehir’e 21 km mesafedeki Kaymaklı ise 20 metre derinliğinde ve 4 katı ziyarete açık. Her ikisinin de tüm katları henüz temizlenmemiş bu yüzden ‘hepsini gezdim bitirdim’ diyemiyorsunuz.

Yeraltı şehirlerinin efsanesi, soru işareti ve UFO şüphesi bol! Öyle ki birbirine bağlanan dar tünellerin nasıl kazıldığı, yerin kat kat altında havalandırmanın nasıl yapıldığı, devasa değirmen taşlarının kapılara nasıl yerleştirildiği, bu şekilde aylarca yıllarca hiç dışarı çıkmadan nasıl yaşandığı sorularının hala cevapları bulunmuş değil. Dışardan gelecek tehlikelere, savaşlara ve Arap akınlarına karşı kazıldığı düşünülse de yeraltı şehrinin içinde yanan ateş dumanının, pişen yemeğin kokusunun dışarıya nasıl taşmadığı da muamma. Yeraltı şehirleri Kapadokya’nın en gizemli köşeleri ve Nevşehir gezi rehberinin de ilk ‘tik’ atılacak yerlerinden.

Nevşehir’de Peribacaları ve en güzellerinden Üç Güzeller

Kapadokya’nın Nevşehir’e mesafesi sadece 7 km. Peribacaları ise Kapadokya çatısının sütunları. Ortaya çıkmaları bölge coğrafyasında etkin bir role sahip yanardağ lavlarının akarsular ve rüzgarın etkisiyle aşınması sonucu olmuş. Derin vadiler de, ince boyunlu huni gövdeli peribacaları da bu aşınmayla şekillenmiş. Üst katmanların aşınmaya dayanacak kadar sert olması peribacalarının şapka bölümünü inşa etmiş. Sert şapka bölümü alt kısma baskı yaparak gövdeyi de güçlendirmiş ve her biri heykeltraş doğanın eseri olarak günümüze kadar gelmiş. Farklı formlarıyla görsel bir şölen sergileyen peribacalarında konili, şapkalı, sütunlu ve mantar gövdeler görebiliyorsunuz. Renkleri ise kızıl veya grimsi beyaz olabiliyor.

İster yazın ister kışın, ne zaman giderseniz gidin her zaman muhteşem bulacağınız peribacaları Kapadokya’ya ya da Nevşehir’e gelmeniz için başlı başına bir neden. En güzel manzarayı ise vadilerinde izleyecek, en güzel fotoğrafları yurtdışı tanıtım broşürlerinin kapağını süsleyen ve Kapadokya’nın simgesi sayılan Üç Güzeller’de çekeceksiniz. Üç Güzeller iki büyük ve bir küçük peribacası ailesi. Arkasında Erciyes Dağı ve farklı renklerdeki kayalık alanla muhteşem bir fotoğraf fonu oluşturuyor. Her yıl bölgeye gelen ortalama 2 milyon turistin görmeden gitmediği bu manzarayı Ürgüp yolu üzerindeki seyir tepesinden izleyebiliyorsunuz.

Nevşehir Kalesi

Nevşehir’in merkezine bağlı Eski Mahalle’de bulunan kalenin ne zaman yapıldığı tam olarak bilinmese de 12. Yüzyılda Selçuklular döneminde Bağdat Kervan Yolu’nun güvenliği için yapıldığı düşünülüyor. Bazalt bir kaya üzerine kurulmuş kale moloz ve kesme taşlardan yapılmış. Osmanlı döneminde Nevşehir’in kalkınmasında önemli rol oynayan Nevşehirli İbrahim Paşa tarafından onarılmış. Cumhuriyet ilan edildikten sonra da burçlarla desteklenip restore edilmiş. Bir rivayete göre eskiden kalenin içinden ovaya açılan bir tünel varmış fakat günümüze gelene kadar kapanmış. Üçüncü derece arkeolojik sit alanı yapılarak korunan kale çevresinde 11 mahallede kazı yapılmış ve bu kazılarda yeraltı şehirleri bulunmuş. Günümüzde Ortodoks dünyası için önem taşıyan Hz. İsa’nın arşa yükselmesinin tasvir edildiği frekslerin olduğu bir kilise ve 5. veya 6. Yüzyıllarda yapıldığı sanılan kayadan oyma bir manastır da yeraltı şehrinde rastlanan tarihi eserlerden.

Nevşehir Kapadokya Vadileri

Nevşehir’de Kapadokya’yı büyülü kılan yerlerden biri vadiler. Her birinin farklı özellikleri olan vadileri yürüyerek dolaşabileceğiniz gibi ATV ve at turlarıyla da keşfedebiliyor, bölgenin en güzel gezi ritüeli olan balonla bir de gökyüzünden izleyebiliyorsunuz.

Peribacaları oluşumlarını en iyi izleyebileceğiniz vadilerden olan Güllüdere Vadisi’ni sadece yürüyerek gezebiliyorsunuz. Ayvalı Kilise ve Üç Haçlı Kilise vadinin içindeki tarihi yapılar. Peribacalarının küçüklü büyüklü halleriyle nasıl meydana geldiklerini en iyi anlatan bir diğer vadi de Paşabağ Vadisi. Bu vadi keşişlerin bir zamanlar inzivaya çekildiği yer olduğundan Rahipler Vadisi olarak da anılıyor. Bitki örtüsüyle, güneşin doğuş ve batış saatlerinde kızıl renge boyanmasıyla turistlerin rağbet ettiği Kızılçukur Vadisi’ni ise balonda da görmenizi öneriyoruz. Kapadokya’nın en uzun vadilerinden olan ve adını kayalara oyulmuş küçük güvercin deliklerinden alan Güvercinlik Vadisi ve Kılıçlar Vadisi ile Aşk Vadisi, Kapadokya’nın en güzel otel manzaralarını oluşturan vadileri. Derinkuyu Yeraltı Şehri’ne oldukça yakın bir vadi olan Soğanlı Vadisi ise Roma ve Bizans döneminde dini bir merkez olarak kullanılmış. Vadide o dönemlerden kalan pek çok kayadan oyma kilise bulunuyor. Ama en güzellerinden biri üzerindeki şapkası bir kubbeyi anımsatan Kubbeli Kilise. Hayvan, insan veya objeye benzeyen peribacalarının bulunduğu Devrent Vadisi ise deveyi andıran peribacasıyla hafızalara kazınmış. Zelve Vadisi 1950’lere kadar kayadan oyma evlerinde insanların yaşadığı, içinde kilise ve manastırlar bulunan bir vadi. Eğer sadece doğa ve tarih değil, biraz da ürkütücü bir manzara düşlüyorsanız Küçük Ihlara da denilen Gomeda Vadisi tam size göre. Nevşehir’e geldiğinizde Kapadokya vadilerinde yürümenizi, güçlü enerjisini içinize çekmenizi ve güneşin batışını bir de vadide bir kayadan izlemenizi öneriyoruz.

Diğer bir özelliği ise, Mustafapaşa’nın batısında yer alan ve morfolojik açıdan Ihlara Vadisi’nin küçük bir benzeri olan Gomede Vadisi’nin burada bulunuyor oluşu. Ihlara Vadisi’nde olduğu gibi kaya oyma kiliselere, barınaklara ve vadinin içinden geçen bir

Damat İbrahim Paşa Külliyesi

Külliye 18. Yüzyılda Nevşehirli Damat İbrahim Paşa tarafından yaptırılmış olup, içinde cami, imaret, medrese, sübyan mektebi, kervansaray, hamam ve çeşmeler bulunuyor. Nevşehir Merkez’de eğimli bir arazide bulunan külliyenin ortasından Cami-i Cedid Caddesi geçmekte.

Külliyenin en göze çarpan bölümü Lale Dönemi İstanbul cami zarafetinden esinlenmiş Kurşunlu Camii. Adını kurşunla kaplanmış kubbesinden alan caminin iç kısmı da çiçek motifleriyle bezenmiş. Cami inşasında kullanılan tüm malzemeler İstanbul’dan getirtilmiş. Kare planlı caminin kuzey girişinde dönem şairi Nedim’den dizeler ve Damat İbrahim Paşa’yı tanıtan bir kitabe bulunuyor. Külliyenin medresesi günümüzde kütüphane olarak da anılıyor. Dikdörtgen planlı, revaklı bir avluya sahip yapıda dokuz binden fazla el yazması eser mevcut. Külliyenin kervansarayı iki kısımdan oluşuyor, hamam da tam kuzeyinde bulunuyor. Halen kullanılan hamamın sekizgen mermerden fıskiyeli bir havuzu var. İmaret ise bir mutfak, iki oda ve depodan oluşuyor. İmaretin güneyinde ise Sübyan mektebi bulunuyor.

Nevşehir Müzeleri

Nevşehir’de ilin geçmişini, kültürünü, gelişimini öğrenebileceğiniz yegane yerler olan müzeleri gezmeyi ihmal etmeyin. İlin kültürü hakkında bilgi veren müzelerin ilki ve ilk gezeceğiniz yer de Nevşehir Müzesi olsun. Nevşehir Müzesi aslında Damat İbrahim Paşa tarafından yaptırılan külliyenin bir parçası ve Aş Evi ile Sübyan Mektebi’nin Kültür Bakanlığı tarafından restore edilmesiyle 1967 yılında açılmış. 1987 yılında ise Kültür Sitesi’nde bulunan şimdiki yerine taşınmış. Etnografik ve arkeolojik buluntuların olduğu iki salona sahip müzede arkeolojik eserler; Neolitik, Kalkolitik, Tunç, Frig, Helenistik, Urartu ile Roma ve Bizans dönemini kapsıyor. Ayrıca Mezopotamya, Kıbrıs, İran kökenli eserleri de görmek mümkün. Etnografi salonunda ise Osmanlı’dan ve Cumhuriyet döneminden kalan silahlar, el işleri, takılar vb. kültürü yansıtan objeler bulunuyor.

 

Nevşehir Atatürk Evi ise Hacıbektaş ilçesinin merkezinde bulunuyor. Ulu önder Atatürk’ün Sivas Kongresi sonrası Ankara dönüş yolunda 22-23 Aralık 1919 tarihinde konakladığı ev günümüzde müzeye dönüştürülmüş. Kerpiç ve ahşap kullanılarak yapılmış 19. Yüzyıldan kalan bu binada Atatürk’ün şahsi eşyaları, kütüphane ve salon bölümleri gezilebiliyor.

Nevşehir’e bağlı Ürgüp merkezde yer alan Ürgüp Müzesi 1971 yılında açılmış. Mustafapaşa’dan çıkarılan Neojen öncesi dönemden kalma deniz canlısı fosilleri ve pişmiş topraktan eserlerin sergilendiği müzenin arkeolojik ve etnografik teşhir salonu var. Etnografik bölümde bölgenin yerel yaşamının parçaları taş, maden, dokuma, seramik ve cam eserler, silahlar, kapı tokmaklar gibi eserler bulunurken, arkeolojik bölümde Tunç Çağından Bizans Dönemine kadar seramik, metal ve cam eşyalar sergileniyor.

Nevşehir’in görülmeye değer diğer müzeleri arasında Kapadokya Sanat ve Tarih Müzesi ise özel bir işletme. Ürgüp Mustafapaşa’da 150 yıllık bir konakta bulunan müzede yörenin kültürü el yapımı bebeklerle anlatılıyor.

Nevşehir’de Tarihi yerleşimler; Avanos, Ürgüp, Çavuşin, Mustafapaşa

Kapadokya’nın tarihi dokusunu oluşturan, zanaatkarlığıyla dünyada tanınan ve Nevşehir’e anlam katan bu tarihi ilçe ve beldeler ‘mutlaka görün’ diyeceğimiz yerlerden. Nevşehir’den 18 km kuzeyde kalan ve çanak çömlek işlikleriyle seramik sanatını Hitilerden bu yana sürdüren ilçe Nevşehir’de sanatın ve sanatçının buluştuğu yer. Kapadokya’nın el sanatları merkezi de olan bu ilçe Türk geceleri ile de ünlü.

Eski bir yerleşim olan Çavuşin Avanos – Göreme yolunda ve Göreme’ye 2 km mesafede şirin mi şirin bir köy. Köyde birçok kilise ve eski yerleşim yerine rastlıyorsunuz.

Nevşehir’in merkezine uzaklığı 20 km olan Ürgüp ise birçok medeniyete tanıklık etmiş Tarihi İpek Yolu üzerindeki noktalardan biri ve aynı zamanda da ilin en gelişmiş ilçesi. Gece hayatının ve hareketin bitmediği ilçede bir çok restoran, bar ve turistler için aktivite mekanları mevcut. En çarpıcı peribacalarını Ürgüp ve çevresinde görüyorsunuz. Ürgüp’ün merkezinde ise 1288 yılında Vecihi Paşa’nın Kılıçaslan için yaptırdığı anıt mezarın olduğu Temenni Tepesi, Ürgüp Tepesi’nde bulunan Kadı Kalesi, 12. ya da 13. Yüzyılda yapıldığı düşünülen Altıkapı Türbesi görülecek yerler arasında.

Mustafapaşa Ürgüp’ün 5 km güneyinde kalıyor. 20. Yüzyılın başlarına kadar Rumlar ve Türklerin beraber yaşadığı kasabaya 1924’de yapılan nüfus mübadelesiyle Türkler yerleştirilmiş. En görülesi yeri ise 19 ve 20. Yüzyıla tarihlenen ve kesme taş işçiliğinin doruğunda yapılmış tarihi taş evleri. Hem Roma ve Bizans, hem de Osmanlı döneminden kalan eserleri barındıran Mustafapaşa aynı zamanda tarihi Asmalı Konak’ın da bulunduğu yer.

Bir yanıt yazın