Akdeniz’in Tatil Cenneti Antalya’da Gezilecek Yerler
Yaz tatillerinin başkenti olsa da asla deniz, güneş ve kum üçlüsünden ibaret olmayan Türkiye’nin en renkli ve en turistik noktalarından biri Antalya…
Tarih boyunca pek çok medeniyete ev sahipliği yapmış olan şehirde, tarihi ve kültürel gezileri sevenlerin dolu dolu bir tatil yapabileceği antik kentler, müzeler ve tarihi alanlar da bulunuyor.
Ilıman iklimi, geniş kumsalları ve masmavi sularıyla Antalya, doğanın birçok mucizesini gözler önüne seriyor. Seyahat amacınız ne olursa olsun Antalya size bundan daha fazlasını vadediyor.
Antalya’ya doğru yola çıkmaya karar verdiyseniz, nereleri dolaşmalıyım, nerelere gitmeliyim, neler yapmalıyım soruları kafanızda dolaşmaya başlamış olmalı. Sizi yormaya hiç niyetimiz yok, aşağıda listelediğimiz yerlere göz gezdirerek Antalya’nın en önemli noktalarını görebilir ve harika bir Antalya seyahati yaşayabilirsiniz. Siz sadece lüks otellerden pansiyonlara, resort’lardan butik otellere kadar geniş konaklama seçeneklerinden size en uygun olan Antalya otelini seçin, yeter. Erken rezervasyon fırsatlarıyla tatilinizi şimdiden planlarsanız, çok daha avantajlı olacağınızı da hatırlatalım…
Antalya Hakkında Kısa Kısa
- Türkiye’nin en kalabalık 5. şehri.
- Yüzölçümü olarak Türkiye’nin 6. büyük ili.
- Güneyinde Akdeniz, batısında Muğla, kuzeyinde Burdur ve Isparta, kuzeydoğusunda Konya, doğusunda ise Karaman ve Mersin ile komşu.
- Türkiye’nin en çok antik kente sahip ili. Likyalılar, Lidyalılar, Pamfilyalılar, Bergamalılar, Romalılar, Bizanslılar, Selçuklular ve Osmanlıların hakimiyetindeydi.
- Ülkemizde turunçgillerin başkenti konumunda.
- 2015 itibariyle nüfusu 2 milyon 288 bin 456 kişi.
- G-20 zirvesine ve Expo 2016’ya ev sahipliği yaptı.
Antalya’da Gezilecek Tarihi Yerler
Her yıl milyonlarca yerli ve yabancı turisti ağırlayan Antalya, tarihi ve kültürel turizme meraklı olanlar için tam bir cennet diyebiliriz! Tarih boyunca pek çok medeniyete ev sahipliği yapması her dönemden izler taşımasını sağlamış. Görkemli yapılar, etkileyici mimariler, sayısız antik kent ve daha fazlası… Antalya tatilinizde not almayı unutmamanız gereken yerleri listeliyoruz şimdi:
Antalya’da gezilip görülmesi gereken tarihi değerlerimiz öyle çok ki… Antalya tatilinizden önce mutlaka bir liste yapmalısınız.
Kaleiçi
Antalya’nın Muratpaşa ilçesinde bulunan Kaleiçi, şehrin tarihinin izlerini taşıdığı için oldukça önemli bir bölge. Geçmişi günümüze bağlayan en somut yapılardan olan tarihi evler, sadece mimarileriyle değil o dönemdeki insanların yaşam şekillerini, davranışlarını, gelenek ve göreneklerini yansıttıkları için de büyük önem taşıyor.
Antalya’nın tarihi bölgesi denildiğinde ilk akla gelen yer Kaleiçi oluyor. Begonvillerle çevrili sokakları, nostaljik ve modern atmosferi iç içe sunuyor.
Yığma taştan inşa edilen evler, sahiplerinin maddi durumlarına göre farklılık gösterse de ortak özellikleri çok. Hem sokak cephesi hem de sokağı görmeyen bir bahçeleri bulunan bu evlerin üst katında cumba bulunuyor. Zemin katta bahçelere açılan taşlıklar, taşlıklarda ise ağaçtan yapılmış kanepeler bulunuyor. Evlerin zemin katı depo, mutfak gibi alanların bulunduğu yer iken üst katlar yaşam alanı olarak kullanılıyordu.
Kaleiçi’nin dar sokaklarında bulunan birçok ev, aslına uygun olarak restore edilmiş. Günümüzde eğlence mekanlarının, restoranların, hediyelik eşya dükkanlarının bulunduğu bir tarihi turizm merkezi konumunda olan Kaleiçi’ne gitmişken Hadrianus Kapısı (Üç Kapılar), Eski Limanı da mutlaka görün.
Antalya’nın eğlence, tarih ve alışveriş yerleri arasında önemli bir konuma sahip olan Kaleiçi’ne gitmişken Hadrianus Kapısı’nı da görmelisiniz.
Yerli ve yabancı turistlerin Antalya’da en sık uğradığı yerlerin başında bulunan Kaleiçi’nin deniz kokan sokaklarında keyifli yürüyüşler yaparken şehrin hemen hemen her yerinden görünen Yivli Minare’yi ziyaret etmeyi unutmayın. Selçuklu döneminden günümüze kadar ulaşan minare, ilk olarak Bizans kilisesi olarak yapılmış olsa da Alaattin Keykubat tarafından camiye dönüştürülmüş ve Antalya’nın ilk İslami yapılarından biri olarak ün kazanmış.
Yanartaş
Antalya’nın popüler tatil merkezi Kemer’e bağlı Çıralı’da bulunan Yanartaş, sonsuz ateş olarak anılıyor. Çıralı girişinde bulunan köprüyü geçip sol taraftaki portakal bahçelerinin olduğu kısma vardıktan yaklaşık 3,5 km sonra Yanartaş’a varacaksınız. Yanartaş’a tırmanırken denizin ve doğanın güzelliğine bakarak soluklanmayı unutmayın.
Turist akınına uğrayan Yanartaş, denize yakın mesafede olup, taşlar arasından çıkan alevlerin hiç sönmemesiyle ünlü. Mucizevi bir deneyim yaşamak isterseniz Antalya tatilinizde Yanartaş’a mutlaka gitmelisiniz. Adını doğalgaz sıkışması sonucu oluşan küçük parçalardan alıyor.
Yanartaş Efsanesi: Yunan mitolojisine göre Antik Likya Kenti olan Kimera’nın yeraltından çıkan ateş kutsal kabul ediliyor. Efsaneye göre Homeros metinlerinde de yer alan ateş, Kimera adı verilen aslan, keçi ve yılan karışımı olan üç başlı canavarın nefes alıp verdikçe ağzından çıkan ateştir. O dönemdeki Likya kralı Bellophontes’i canavarı yenmesi için gönderir, kanatlı atı Pegasus ile birlikte canavarı öldüren genç, onu yerin yedi kat altına gömer. Kimera günümüzde de yerin dibinden ateş çıkarmaya devam eder.
Antalya’nın hiç sönmeyen ateşini ziyaret etmeye ne dersiniz? Yanartaşı görmeye mutlaka gitmelisiniz.
Alara Han Kalesi
Antalya’da görülmesi gereken tarihi yerler arasında kaleler de bulunuyor. Alanya’ya yaklaşık 40 km mesafede bulunan Alara Çayı’nın kenarındaki tepenin üstünde bulunan Alara Han Kalesi, Selçuklu hükümdarı I. Alaaddin Keykubat tarafından yaptırıldı. Çayın kenarında kayaya oyulmuş dehliz ile ikinci sura kadar erişilebiliyor.
Alara Çayı’nın yanı başındaki tepenin üstünde bulunan Alara Han Kalesi, Selçuklu hükümdarı I. Alaaddin Keykubat tarafından yaptırıldı.
Kekova bölgesini dolaşmak isterseniz, Kaş’a 30 km, Demre’ye ise 20 km mesafedeki Üçağız Köyü’ne varmanız gerekiyor. Doğal bir liman görünümünde olan koyun kuzeyindeki tarihi kalıntılar Theimussa Antik Kenti’ne ait. Kendinizi zaman tünelinde gibi hissedeceğiniz bu antik kent, bir kitabeye göre M.Ö. IV. yüzyıla tarihleniyor. Günümüzde mezar kalıntılarını görebileceğiniz kentte kule kalıntısını da görebilirsiniz.
kalıntıları gezerken tarihte yolculuğa çıkmış gibi hissedeceksiniz.
Antalya’da mutlaka uğramanız gereken yerlerden biri de Kekova… Theimussa Antik Kenti’ne ait tarihi kalıntıları gezerken tarihte yolculuğa çıkmış gibi hissedeceksiniz.
Tarihi Saat Kulesi
Antalya’nın simgesi konumundaki Tarihi Saat Kulesi, kalın beşgen bir burç üzerine inşa edilmiş olup, dört tarafında da birer saat bulunuyor. Kimin yaptırdığı ve ne zaman yapıldığı konusunda kesin bilgi olmasa da II. Abdulhamit’in tahta çıkışının 25. Yılında valilere yolladığı fermanda saat kulesi inşaatlarına başlanması yazılı olduğundan, o döneme ait olduğu düşünülüyor. 14 metre yüksekliğindeki Tarihi Saat Kulesi’nin görkemine şahit olmanızı öneririz.
Kaleiçi’nde bulunan 5 Ortodoks Rum kilisesinden biri olan Aya Yorgi Kilisesi, Antalya’nın mutlaka görmeniz gereken tarihi yapıları arasında yer alıyor. Şehrin yakın dönem tarihine ışık tutan yapısıyla 1920’li yıllardaki nüfus mübadelesinin ardından uzun süre depo amaçlı kullanıldı. 1991’den itibaren 2 yıl süren restorasyon dönemine giren kilise, boş kaldığı yıllarda harap bir haldeydi. Restorasyon sonrasında Kaleiçi Müzesi’nin sergi salonu olarak hizmete açılmış.
Noel Baba Kilisesi
Noel Baba olduğu düşünülen Aziz Nicholaos’ın ölümüyle yapılan Noel Baba Kilisesi, Demre’de bulunuyor. Noel Baba’nın öldükten sonra bir süre burada yattığı, bir süre sonra kemiklerinin İtalyan denizcilerce Bari’ye götürüldüğüne inanılıyor.
Antalya’nın Antik Kentleri
Ülkemizin en çok antik kente sahip şehri Antalya’dasınız… Helenistik Dönemde Bergama Kralı, askerlerine “Gidin ve bana yeryüzündeki en güzel yeri bulun.” komutu verdi. Askerlerin gösterdiği yer şimdiki Antalya bölgesiydi. Kral burayı çok beğendi ve bir liman şehri kurdu. Bu nedenle Attalos’un adı verildi ve başlarda Ataleia olan ismi, 20. yüzyılın ilk çeyreğinden itibaren Antalya’ya evrildi.
Olympos Antik Kenti
Rastgele 10 kişiye Antalya’da mutlaka gitmeniz gereken yerlerin neresi olduğunu sorsanız 8’i ilk olarak Olimpos Antik Kenti der! Öyle önemli ve gizemli bir yer burası. Tanrılar Kenti olarak da anılan kent, Kumluca ilçe sınırları içerisinde bulunuyor.
Ulu dağ anlamına gelen Olympos ismi, dünya üstündeki pek çok dağa verilmiş. Antik Likya’nın en önemli kenti konumunda olan Olympos’a gittiğinizde, o ünlü Olimpos Plajı’nda yüzmeyi de ihmal etmeyin.
Kesin kuruluş tarihi bilinmemekle birlikte İ.Ö. 167-168 yıllarındaki sikkelerde isminin yazdığı görülmüştür. Günümüze ulaşan tarihi kalıntıların çoğu ağaç ve çalılarla örtülü olup, Helenistik, Roma ve Bizans dönemlerine ait.
Caretta Caretta’ların yavrulama alanı olduğundan sit alanı ilan edilen kent, koruma altında bulunuyor. Olimpos’a gidenler genellikle sırt çantalı üniversite öğrencileri ya da arkadaşlarıyla bungalow evlerde kalma heyecanını yaşamak isteyen turistler oluyor. Ağaç evleri ve çadır kurulabilen açık alanları ile kamp meraklıları ve doğayla iç içe olmak isteyenler için de mükemmel olanaklar sunuyor.
Antik kentten günümüze ulaşan kalıntılar arasında Kaptan Eudomus’un lahdi de bulunuyor. Plaja giderken kayalığın oyuğunda yer alan lahit hem üzerindeki duygusal şiiri hem de gemi kabartması ile dikkat çekiyor. Olimpos Antik Kenti, halen gün yüzüne çıkarılmayı bekleyen tarihi kalıntılarıyla keşfedilmeyi bekliyor.
Antalya’nın en önemli antik kentlerinden bir diğeri ise Side Antik Kenti. Antik dönemde Pamfilya’nın liman kentlerinden olan Side’nin geçmişi M.Ö. 8. yüzyıla, Hititlere kadar uzanıyor. 12. yüzyıldan itibaren terk edilmiş kentten günümüze pek çok tarihi kalıntı ulaşmış.
Likyalılar ve Perslerin hakimiyetine giren kent, özgürlük ve bağımsızlığı simgelemek için adına sikke basılmış. O dönemlerde Side halkı, Apollon, Afrodit, Ares ve Athena gibi pek çok tanrıya inanmış. Tarihi tiyatrosu, Apollon Tapınağı, hamamları, agorası, evleri, müzeleri ve kent kapısıyla her yıl yerli ve yabancı pek çok turist ağırlıyor.
Patara Antik Kenti
Antalya’da görmeniz gereken yerler arasında Patara Antik Kenti’ni de eklemelisiniz. Likya medeniyetine başkentlik yapmış bir sahil kasabası olan Patara, arkeolojik ve tarihi değerlerinin yanı sıra Caretta Caretta’ların milyonlarca yıldır yumurtlamak için uğradıkları ender sahiller arasında bulunuyor.
Dünyanın ilk meclis binasının bulunduğu Likya kentinin geçmişi, M.Ö. 8. yüzyıla kadar uzanıyor. Döneminde oldukça büyük bir öneme sahip olan Patara Limanı, zamanla kumla dolmaya başladığı için önemini yitirmiş.
Patara kentinin önemine katkı sağlayan bir diğer olaysa Büyük İskender’in kuşattığı kent olması.
1988’den beri UNESCO Dünya Kültür Mirası korumasında olan Xanthos Antik Kenti’nde yapılan ilk kazı çalışmaları Charles Fellows’a ait. Bulduğu önemli eserleri sökerek Patara’ya yanaşan harp gemisiyle Londra’ya taşıdığından, günümüzde kente ait pek çok eser British Museum’da sergileniyor.
Savaşçı bir ruha sahip olan Xanthos halkı, M.Ö. 545’te Perslerin hakimiyetine girene kadar tamamen bağımsızdı. Perslerin istilası üzerine sonuna kadar savaştılar. M.Ö. 475-450 yılları arasında büyük bir yangınla bütün kent yandı.
Xanthos Antik Kenti’ne Nasıl Gidilir: Kaş-Fethiye otobüslerini kullanarak bu güzel antik kente kolayca ulaşım sağlayabilirsiniz.
Adres:Xanthos Antik Kenti, Kınık Mahallesi, Kaş / Antalya
Magydos Antik Kenti
Antalya şehir merkezinin 8 km batısında, Karpuzkaldıran Plajı ve askeri bölge arasında bulunan Magydos, Antalya’da ziyaret etmeniz gereken antik kentler arasında yer alıyor. Antik kaynaklarda İ.Ö. 4. Yüzyıldan beri adı geçen kentin küçük bir bölümünü NATO üssü kaplıyor.
Antik kente gittiğinizde ilk gözünüze çarpacak şey, yaklaşık 230 metre uzunluk ve genişliğindeki yapay liman oluyor. Kıyıdaki hamama ve su kemerine de göz atmayı unutmayın.
Termessos Antik Kenti
Türkiye’nin en iyi korunmuş antik kentlerinden biri olan Termessos Antik Kenti, Antalya’nın 30 km kuzeybatısında bulunuyor. El değmemiş atmosferiyle diğer antik kentlerden daha farklı bir havası var. Hem doğal güzellikleri hem de tarihi eserlerinden dolayı Milli Park kapsamına alınmış olan Termessos’un çift ‘s’ ile yazılmış olması, Anadolu insanları tarafından kurulduğunun kanıtı niteliğindedir.
Termessos Antik Kenti’ne Nasıl Gidilir: Antalya şehir merkezine 30 km mesafedeki Güllük Dağı’nın tepesindeki bir plato üzerine kurulu olan Termessos Antik Kenti’ne kendi özel arabanızla gidebilirsiniz. Antalya-Burdur yolu üstünde Korkuteli yönüne dönüp yaklaşık 15 km ilerlediğinizde ulaşabilirsiniz.
Aspendos Antik Kenti – Antalya
Antalya – Alanya karayolunun 44’üncü kilometresinden kuzeye dönen yolun 2’nci kilometresinde yer alan Aspendos, sadece Anadolu’nun değil tüm Akdeniz dünyasının en iyi korunagelmiş Roma Dönemi tiyatrosuna sahip olmasıyla ünlüdür. Şehir, bölgenin en büyük nehirlerinden Köprüçay (Antik Eurymedon) yakınlarındaki tepe düzlüğünde kurulmuştur. Akdeniz ile ulaşımını ve gelişmesini yakınındaki nehre ve dolayısıyla çevresindeki bereketli topraklara borçlu olan Aspendos’ta bugün çoğunlukla tiyatro ve suyolları ziyaret edilir. Şehre ait diğer yapıların kalıntıları ise tiyatronun yaslandığı tepenin düzlüğünde yer alır.
Tarihçiler şehrin yakınlarında akan nehrin kenarında İÖ 467 yılında Yunanlılarla Persler arasında geçen, Eurymedon Savaşı adıyla anılan savaşta Yunan tarafının kazandığından bahseder. Aspendos, Büyük İskender’e hileli yollarla direnme göstermeye çalışsa da sonuçta teslim olup, şehirde yetiştirilen ünlü atlar ve altın karşılığındaki vergi borcunu kabul etmişlerdir. İskender’in ölümünden sonra Ptolemaios egemenliğine giren şehrin, en parlak dönemi şüphesiz, ünlü tiyatro ve suyollarının inşa edildiği Roma İmparatorluk dönemidir.
Aspendos Tiyatrosu, gerek mimari özellikleri gerekse iyi koruna gelmişliği ile Roma Devri tiyatrolarının günümüzdeki en seçkin temsilcilerinden biridir. Tanrılara ve devrin imparatorlarına adanan yapı, Roma tiyatro mimarisinin ve yapım tekniğinin son çizgilerini sergiler. Devrinin görkemli yapılarından biri olan Aspendos tiyatrosu 15–20 bin kişi alabilmekteydi. İmparator Marcus Aurelius devrinde (İS 161–180) Theodoros’un oğlu mimar Zenon tarafından inşa edilmiştir. Girişin iki anında Grekçe ve Latince yazıtlardan Curtius Crispinus ve Curtius Auspicatus adlı şehrin zengini iki kardeş tarafından yaptırıldığı anlaşılmaktadır. Tiyatronun yanında şehrin ziyaret edilebilir en önemli kalıntıları suyollarıdır. Aspendos suyolu sistemi antik suyollarının günümüze dek koruna gelmiş en iyi örneklerinden biridir. Genel görünümü, yaklaşık 1 kilometre uzunluğundaki kuzey-güney konumlu kemerli köprünün her iki ucundaki su basınç kuleleri oluşturur. Şehrin suyu tepede yer yer görülebilen ana kayaya oyulmuş armut şekilli sarnıçlarda toplanırken, İS 2. ve 3’üncü yüzyıllarda tüm yapılarla beraber suyolu sistemi geliştirilerek suyun daha düzenli elde edilmesi başarılmıştır. Tiyatronun yaslandığı, yer yer sur duvarları ile çevrili tepenin üzerinde ise şehir merkezinin yapıları olan agora, bazilika, anıtsal çeşme, meclis binası ile anıtsal tak, cadde ve Hellenistik tapınak, görülmesi gerekli kalıntılardır.
Böylesine ufak bir ölçekte bir kentin tüm Akdeniz dünyasının en geçerli parasını basması ve anıtsal yapılarla donanması ekonomisindeki rahatlıkla açıklanabilir. Şehir ekonomisini ayakta tutan en önemli ihraç ürünü bugün kurutulup pamuk tarımında kullanılan, yakınlarındaki Kapria Gölü‘nden elde dilen tuzdur. Diğer ihraç ürünleriyle beraber ulaşıma elverişli nehir aracılığıyla diğer Akdeniz pazarlarına gönderilen tuz, şehrin en önemli gelir kaynağıydı. Ayrıca bağcılık ve buna bağlı olarak şarapçılık, zeytin ve zeytinyağı ile diğer tahıl ürünleri ve yaş meyve şehrin tarıma dayalı diğer ihraç ürünleriydi. Tarihçiler Aspendos’ta yetiştirilen atların tüm Yakındoğu ve Akdeniz dünyasının en aranır atları olduğunu yazarlar.
Aspendos, Bizans ve Selçuklu dönemlerinde varlığını sürdüren şehirlerden biridir. Ünlü tiyatroda Selçuklu dönemi onarım izlerini özellikle dış cephe ortasındaki anıtsal kapı eklentisinde ve cephesindeki koyu kırmızı zigzag desenli sıva kaplamada görmek mümkündür. Selçuklu sultanlarının konakladıkları, kervansaray olarak düzenlendiği düşünülen sahne binasının günümüze dek sağlam kalabilmesinin en önemli nedeni de bu Selçuklu onarım ve korumacılığına bağlanır.
Perge Antik Kenti – Antalya
Perge Antik Kenti Antalya şehir merkezinin 17 kilometre doğusunda bulunan Aksu ilçesinde yer alır. Hitit Dönemi‘nde varlığını sürdürdüğüne inanılan ve “Parha” diye bilinen kent Roma Dönemi‘nde Anadolu’nun en düzenli kentlerinden biri olmuştur. Mimarisi ve mermer heykeltıraşlığı ile ünlü olan antik kentte yapılan kazılarda ortaya çıkarılan heykeller Antalya Müzesi’ni en önemli heykel müzelerinden biri haline getirmiştir.
Perge şehir planının esasını biri doğu-batı, diğeri ise kuzey-güney yönünde uzanan iki ana cadde oluşturmaktadır.15 bin izleyici kapasiteli tiyatro oldukça iyi korunmuştur. Oturma yerlerinin karşısında yer alan özenle dekore edilmiş iki katlı sahne binası M.S. 2’nci yüzyılda inşa edilmiştir. Buradan bulunan eserler günümüzde Antalya Müzesi’nde ‘Perge Tiyatrosu Salonu’nda devamlı olarak sergilenmektedir. Bu heykellerin mükemmelliği Perge heykeltıraşlığının eşsiz tarza sahip ekolünü çok güzel bir şekilde yansıtır. Antik Kent Perge’nin bir diğer temel yapısı olan stadyum, Türkiye’nin en iyi korunmuş stadyumlarından biridir. Tiyatronun kuzeyinde M.Ö. 2’nci yüzyılda inşa edilmiş olan stadyum yaklaşık olarak 12 bin izleyici kapasitelidir.
Kentin antik çağdaki heybetini yansıtan diğer sosyal ve kültürel yapılar arasında dikdörtgen planlı agora, yüksek kuleler, anıtsal çeşmeler, hamamlar ve sütunlu caddeler yer alır. Perge Hristiyanlık için de önemlidir. Hristiyanlığın en önemli figürlerinden biri olan Aziz Paul Perge’ye misyonerlik seyahatleri sırasında Aksu Nehri üzerinden varmış. İncil’de yazılı olmasından dolayı şehir ve akarsu Hristiyanlığın kutsal mekanlarından biri olarak kabul edilmektedir.
İ.S. 1. yüzyıldan itibaren tüm Anadolu’nun en düzenli Roma kentleri arasında sayılan Perge’de yapılan kazılar sonucunda önemli buluntular elde edilmiş, tüm bunlar Antalya Müzesi’ne devredilmiş. Dünyanın en zengin Roma Dönemi heykel müzeleri arasında bulunan Antalya Müzesi’ne mutlaka uğramanızı öneriyoruz.
Büyük İskender şehri aldıktan sonra her biri yarım tonu bulan taşlarla sur duvarları inşa ettirmiş. Pergelilerin İskender’e hiç direnmeden şehri vermelerinin nedeni olarak şehri koruyan surların olmaması tahmin ediliyor. Antik kenti gezmeye bu anıtsal sur duvarları boyunca yürüyerek başlayabilirsiniz.
Perge Antik Kenti’ne Nasıl Gidilir: Perge Antik Kenti’ne gitmek için Aksu ilçesine ulaşmalısınız. AC03 numaralı otobüslerle Antalya şehir merkezinden Aksu’ya 1 saatte ulaşabilirsiniz. Aksu’ya vardığınızda ise Perge tabelasını takip ederek yaklaşık 2 km’lik bir yürüyüşün ardından antik kente varabilirsiniz.
Sillyon Antik Kenti
Serik ilçesine 15 km uzaklıkta bulunan Aspendos ve Perge arasındaki tepede konumlanıyor. Diğer Pamfilya kentleri gibi Truva Savaşı’nın ardından bölgeye göç edenlerin inşa ettiği bir antik kent burası… Tarih boyunca pek çok depreme maruz kalmış ve günümüze harabe şeklinde ulaşabilmiş. Yine de antik kentlere ve tarihe özel bir ilginiz varsa ziyaret edebilir, çeşme, anıt mezar, birkaç mimari yapı ve sur duvarlarını yakından görebilirsiniz.
Tepede ev kalıntıları, sokaklar, Bizans Kilisesi ve Selçuklu Camisi bulunuyor. Tepenin batısında ise Helenistik çağlardan kalma surlar, kuleler, kapılar ve kente çıkan yollar yer alıyor. Güneyde bulunan 8 bin kişilik tiyatro alanını da mutlaka görmelisiniz.
Demre ilçesinde bulunan Myra Antik Kenti, Likya Birliği’nin 6 büyük kentinden biriydi. Bugünkü Demre Çayı’nın (Myros Nehri) batısındaki kanal ile ulaşım sağlanıyordu. Aziz Nikolas’ın piskoposluk yaptığı yer olarak ünlenen antik kentin tarihi M.Ö. 5. yüzyıla dayanıyor. Şehrin en önemli yapısı ise tahmin edileceği gibi St. Nikolas Kilisesi… Maalesef 1034 yılında Arap akınları nedeniyle yıkılan kiliseyi günümüzde görebilmek mümkün değil.
- Murat Paşa Camii
- Yivli Minare
- Balibey Camii
- Alaeddin Camii
- Kesk Minare Camii (Korkut Camii, Cami-i Kebir)
- Kale Camii (Sultan Süleyman Camii)
Antalya’da Gezilecek Müzeler
Aziz Nikolas (Noel Baba) Müzesi
Tüm dünya tarafından Noel Baba olarak tanınan Aziz Nikolas, Türkiye’nin Akdeniz kıyılarındaki önemli Lykia kentlerinden Patara’da dünyaya geldi.
Denizcilerin ve öğrencilerin koruyucusu olduğuna inanılan Aziz Nikolas’ın lahdinin üstünde balık pulu deseni bulunuyor. Haçlı Seferleri’nde tüccarların Aziz Nikolas’ın kemiklerini çalıp Bari’ye götürdüğü ve bir bazilikaya gömdüklerini biliniyor. Geride kalan kemikler ise günümüzde Antalya Müzesi’nde sergileniyor.
Aziz Nikolas (Noel Baba) Müzesi’ne ziyaret saatleri ve giriş ücreti ise aşağıdaki gibi:
Nasıl Gidilir: Antalya-Demre otobüsleri ile ulaşılabilir.
Antalya Arkeoloji Müzesi
Paleolitik Çağ’dan Roma Devri’ne kadar olan dönemden önemli eserlerin sergilendiği Antalya Arkeoloji Müzesi, 1922 yılında öğretmen Süleyman Fikri Erten tarafından yaptırılan müze, 1. Dünya Savaşı’nın ardından işgal güçlerinin çeşitli arkeolojik değerlerimizi yağmalamasını önlemek amacıyla kurulmuş olup, 13 teşhir salonu, çocuk bölümü ve açık hava galerilerinden oluşuyor. Tamamı yöreye ait eserlerin sergilendiği müzede, sikkeler, mozaikler, ikonalar, imparator heykelleri ve etnografya eserlerini görebilirsiniz.
1988 yılında Avrupa Konseyi Özel Ödülü’nü alan Antalya Arkeoloji Müzesi’nin ziyaret tarihleri ve giriş ücreti aşağıdaki gibi:
Antalya Plajları
Konyaaltı Plajı
Antalya’nın en güzel plajları arasında bulunan Konyaaltı Plajı, 1.5 km uzunluğunda sahil şeridine sahip. Mavi Bayraklı denizi ile Konyaaltı’nda keyifle güneşlenebilir, su sporları aktiviteleri yapabilirsiniz.
Alanya ilçesinin en ünlü plajlarından Kleopatra Plajı, 2 km genişliğinde ve Mavi Bayrak Ödüllü plajıyla hayalinizdeki deniz, kum, güneş tatilini gerçekleştiriyor. Antik Mısır Kraliçesi Kleopatra’nın ismiyle anılmasından ve harika bir deniz ile kumsala sahip olmasından dolayı yerli ve yabancı turistler tarafından sıkça tercih edilen plajda Kleopatra ve Roma İmparatoru Antonius’un yüzdüğü rivayet ediliyor.
Hem güneşin ve denizin tadını çıkarmak hem de yüzerken Alanya Kalesi’nin nefis manzarasını izleyebilmek için Antalya tatiliniz süresince Kleopatra Plajı’na mutlaka uğramalısınız. Akşama kadar kalırsanız gün batımı manzarasını izlemeyi de unutmayın.
Lara Karpuz Kaldıran Plajı
Antalya’nın popüler ilçelerinden biri olan Lara’nın plajı kesinlikle görülmeye değer. Yaz aylarında çok kalabalık olan Lara Plajı, 2 km uzunluğundaki sahil şeridi, göz alabildiğine kumluk plajı ile Antalya’nın en ünlü plajları arasında bulunuyor.
2017 yılı Mavi Bayrak Ödüllü plajında harika bir deniz tatili yaşayabileceğiniz gibi kumunun romatizmal hastalıklara iyi geldiği söyleniyor. Hem sağlık sektörü hem de turizm açısından önem taşıyan Lara Plajı, mis kokulu çam ormanlarıyla kaplı.
Karpuz Kaldıran Plajı, dünyada örneği az olan plajlardan… Düden Şelalesi’nin denizle birleştiği noktadaki konumu, sığ denizi ve ince kumu ile kalabalığı sevmeyenlerin huzur bulacağı Antalya plajları arasında yer alıyor.
Antalya tatilinizde Kemer Plajı’na gitmemek olmaz. Sabahları denizin ve güneşin tadını çıkarırken akşamları plaj partileriyle eğlenebileceğiniz Kemer’de birbirinden güzel plajlar bulunuyor.
Adını incecik kumlarından alan İncekum Plajı, yaz aylarında Alanya’da kamp kurmak isteyenlerin öncelikli tercihleri arasında. İncekum Orman Kampı da burada bulunuyor. Sığ bir denize sahip olduğundan çocuklu aileler için de ideal olan İncekum Plajı, Kleopatra Plajı’nın karşısında yer alıyor.
Yolunuz Kaş’a düştüğünde mutlaka uğramalısınız demeyeceğiz çünkü Kaputaş Plajı’nı görmek için yolunuzu Kaş’a düşürmelisiniz. Beyaz kumu ve turkuaz denizi ile göz kamaştıran plaja, Kaş’tan düzenli olarak minibüs seferleri bulunuyor. Hiçbir işletmenin olmadığı sahilde deniz ve kumla baş başa kalabilir, ülkenin en küçük plajı olan Küçükçamlık Plajı’nı ziyaret edebilirsiniz.
Türkiye’nin en uzun 2. kumsalına sahip Patara Plajı, 280 metre genişliği ve 14 km uzunluğu ile dikkat çekiyor. Apollo Tapınağı’na ev sahipliği yapan plaj, Caretta Caretta’ların Türkiye’deki en önemli üreme yerleri arasında bulunuyor.
Patara Antik Kenti’nin içinden geçip ulaşılan plaj, deniz kaplumbağaları ile dönüşümlü olarak kullanılıyor. Caretta’ların sahilde olduğu zaman diliminde insanların plaja girmesi ve ışık yakması yasak.
Kalkan’a 17 km, Kaş’a ise 43 km mesafede bulunan Patara Plajı’nın göz kamaştıran atmosferini mutlaka görmelisiniz.
Çıralı Plajı
Çıralı Plajı, Antalya’nın caretta caretta’lara ev sahipliği yapan plajları arasında bulunuyor. Berrak suyu, taşlı kumu ve Roma devrinin tarihi kalıntılarıyla keyifli bir yüzme deneyimi yaşayabilirsiniz.
Muhteşem doğa ile tarihin buluştuğu Phalesis Plajı’nda antik koylarda yüzmek gibi heyecan verici bir deneyim yaşayabilirsiniz. İncecik kumu, masmavi suyu, çam ağaçlarıyla çevrili konumu ve tarihi atmosferi ile Antalya’nın en güzel plajları arasında bulunuyor. Phaselis Antik Kenti’ne giriş tıpkı Olimpos Antik Kenti ve Patara Antik Kenti’nde olduğu gibi ücretli.
Adrasan Koyu
Merkeze yakın mesafede bulunan Adrasan Koyu, Çıralı’ya araçla 25 dakika uzaklıkta bulunuyor. Olimpos Plajı’nın aksine sığ ve kum plajıyla çocuklu ailelere de hitap ediyor. Konaklama olanaklarının yanı sıra sevdiklerinizle keyifli sohbetler edebileceğiniz kafeleri ve tatilinize lezzet katabileceğiniz restoranları da mevcut.
Antalya’nın en çok bilinen plajlarından Olimpos Plajı, Kumluca ilçesindeki Olimpos bölgesinde yer alıyor. Olimpos’ta bulunan bungalov ve ağaç evlerden oluşan pansiyonlar bölgesinde bulunuyor. Olimpos Antik Kenti’nden geçilerek ulaşılan plajı ziyaret ettiğinizde Adrasan Koyu’nu da görmeyi unutmayın.
Her yıl binlerce yerli ve yabancı turist, deniz ve güneş odaklı nefis yaz tatillerinin yanı sıra tarihi ve kültürel seyahatler için de Antalya’yı tercih ediyor. Masmavi Akdeniz suları, tarihin tozlu sayfalarından günümüze ulaşan kalıntıları, falezleri, çam ormanları ve Mavi Bayrak Ödüllü plajları ile Antalya tam bir cazibe merkezi konumunda!
Akdeniz sahil şeridinde lüks otellerden pansiyonlara, tatil köylerinden butik otellere kadar pek çok konaklama alternatifi mevcut. 600 kilometreyi aşan sahil şeridi ile Antalya otellerininbirçoğu Kaleiçi ve Lara sahilinde bulunuyor. Kaleiçi’nde ev sıcaklığı yaşatan modern dekore edilmiş butik otellerden oldukça lüks seçeneklere kadar aradığınız her şeyi Antalya otellerinde bulabilirsiniz.
Antalya’nın ilçeleri hem kültürel gezileri sevenler hem de doğa ile iç içe sakin bir tatili tercih edenler için her türlü güzelliği sunuyor. Antalya’nın plaka kodunun 07 olduğunu ve telefon alan kodunun 242 olduğunu da belirtelim. Ayrıca Antalya il nüfusu 1.364.396 kişi olup, yoğunluğun en fazla olduğu ilçe 5090 kişi ile Muratpaşa. Nüfus artış oranı en yüksek ilçe Konyaaltı iken, en yüksek olan ilçe ise Akseki.
Antalya’nın 19 ilçesi alfabetik sıraya göre şöyle:
- Akseki
- Aksu
- Alanya
- Demre
- Döşemealtı
- Elmalı
- Finike
- Gazipaşa
- Gündoğmuş
- İbradı
- Kaş
- Kemer
- Kepez
- Konyaaltı
- Korkuteli
- Kumluca
- Manavgat
- Muratpaşa
- Serik
Kaynak : https://www.etstur.com/letsgo/antalya-gezilecek-yerler/